Please enable JavaScript.
Coggle requires JavaScript to display documents.
Gergedanlar Yönlendirmeli Edebiyat Analizi - Coggle Diagram
Gergedanlar Yönlendirmeli Edebiyat Analizi
Uyulması gerekenler
Gelişme Paragrafı
saptamalar ayrıntılı bir şekilde açıklanmalıdır.
dil ögeleri (ekler, sözcükler, söz öbekleri, deyimler gibi.) ile alıntılanmalı; desteklenmeli,
temellendirilmeli, kanıtlanmalıdır.
Üzerine derin açıklamalar yapılmalıdır.
Açıklamalar, doğrudan ya da dolaylı alıntılarla, esere göndermeler
Alıntı ve göndermelerin yargıları, saptamaları ne yönde, hangi
açıdan desteklediği belirtilmeli, neden-sonuç yargılarıyla güçlendirilmelidir.
Tezinizin “yan tez” cümleleri ile başlar.
Paragrafın son cümlesinde
paragraf boyunca
tartışılan/savunulan/açıklanan düşünceye göre varılan yargı belirtilerek
paragraf sonuca bağlanmalıdır.
Bu bölümler ayrı birer paragraf halinde şekillendirilir.
SONUÇ
paragrafı
Giriş ve gelişme paragraflarında anlatılanlar tekrara düşmeden, alıntı ve örnekleme yapmadan yeni /yakın anlamlı/anlamdaş sözcüklerle özetlenmeli.
Ele alınan özelliklerin metnin bütününde nasıl ve neden önemli bir yer edindiği ifade edilmeli.
Tez, yeniden tekrarlanmalı.
Tezde yer alan düşüncenin bireyle, toplumla, çağdaş dünyayla bağlantısı ortaya konmalı.
GİRİŞ
paragrafı:
Ele alınan edebi metinde
“ne”yin “ne üzerinden” ve “nasıl/hangi
edebi araçlarla” anlatıldığını saptayan TEZ CÜMLESİNİ METİN ALTINDAKİ SORUYA CEVAP OLACAK BİÇİMDE mutlaka yazın.
Soru
Metinde gerilim unsurlarının nasıl kurgulandığını ve atmosferin nasıl oluşturulduğunu
analiz ediniz.
Bu paragrafta yazarın
amacının ne olduğu da tavrı ifade edilerek eklenirse tadından yenmez.
Deavımında
Hakkında yazı yazılacak
metnin künyesi, aşırıya ve özete kaçmayan bilgilendirme ( yazar adı, eser adı,
eserin türü, metnin konusu, metinde ele alınan olay ya da durum, çatışma.) cümlesi ya da
cümleleri ekleyin. Yani ele alacağınız eseri kısaca tanıtın.
Genel bir giriş cümlesi
ile başlayın.
DİKKAT EDİLECEK
NOKTALAR
Yazıda, edebî ve akademik (nesnel) bir dil (edilgen çatılı
cümleler) kullanılmalı. Yazar, okur, okuyucu anılmamalı.
Öyküleme, özetleme ile eserin yeniden anlatımı (Buna betimleyici aktarım deriz.) kesinlikle
yapılmamalı. Ansiklopedik bilgi verilmemeli. (Yorulmayın yani :D)
Alıntılar, iddia edilen tez ile uyumlu olmalı. Çıplak bir şekilde
bırakılmadan “…” alıntısında/cümlesinde/kesitinde ………..… biçiminde açıklanmalı.
Edebiyat terimlerinin -ele alınan metin türüne özgü terimlerin- kullanılmasına özellikle özen gösterilmeli. (Çok zengin duruyor.)
Düşünceler nitelikli ve tutarlı (çelişkisiz) olmalı.
Yazım kuralları ve noktalama işaretlerine, kurulan cümlelerdeki
anlatıma özen gösterilmeli.
“Ben, biz” gibi öznellik içeren ifadeler, "karakterimiz" gibi aşırı sahiplenici iyelik ekleri kullanılmamalı.
Ana Soru
"Pasajdaki karakterin ruh halinin yansıtılmasında tercih edilen dil ve anlatım unsurları nasıl kullanılır?"
Örnek paragrafı
Giriş paragrafı
Nazım Hikmet'in 19. yüzyıl başlarında fütürist anlayışıyla kaleme aldığı "Hiç
Bir Ağaç Böyle Harikulade Bir Yemiş Vermemiştir" şiirinde şiir kişisi başlıkta
yazıldığı gibi hiç bir ağacın böyle harikulade bir yemişin vermediğini anlatılır. Şiir
kişisi bu ağaç üzerinden halkını yüceltir, taze meyvelerine odak çeker ve daha iyi bir
geleceğin vaatlerini halkına verir. Böylelikle öven bir ton oluşmuş olur. Aslında Şiir
kişisi vaatleriyle seslendiği kişilerden yani halktan çıkacak komünist bir ütopya
portresi çizer. Bu portre ile Nazım Hikmet, şiir kişisi tarafından temsil edilerek
komünizmin seslenilen kişilere yani Türk halkına ve geleceğine ütopik bir gelecek
yaratacağına atmosferdeki değişimlerden, imgelerden, sinematografik anlatımdan,
noktalama işaretleri, alışılmış ve alışılmamış bağdaştırmalardan destek alarak yazıya
döker.
Dikkat edilmesi gerekenler
Bir tiyatro eseri
Bu bir tirat
Didaskaliler ağırlıklı kullanılıyor
Eserin sonu
Açık bir son
Sunumdan notlar
TEMALAR: NE?
Beregner’in iç çatışması, Gergedanların Beregner üzerindeki etkisi
ELEŞTİRİLER-İLETİLER: ASLINDA NE?
Çoğunluğun iyi ve kötü kavramlarına etkisi. Sürü psikolojisinin birey üzerinde yarattığı yalnızlık. Totaliter rejimin farklı görüşteki insanları kolay manipüle edebilmesi.
TEKNİKLER: NASIL?
Tekrar ( “Aynaya bakmayı” (s.121) bu eylem sürekli tekrar eder insanlığını yansıtır. “Pes etmeyeceğim,ben!” (s.121) istikrarını güçlendirir. “çirkin değil, insan” (s.121) bu söz gergedanlarla karşılaştırılır = İnsanın o kadarda kötü bir varlık olmadığını yansıtıyor.)
Monolog (Beregner’in yalnız konuşması)
Didaskali ( Tirat boyunca Beregner’in aksiyonlarını daha belirgin gösterir. Bunun yanında eylemlerine nüanslar ekler. “(itinayla yapar, ancak öfkelidir.” (s.121))
Metafor: Gergedanlaşma ( İnsanın bir ideolojiye kendi özgünlüğü karşısında kendini kaptırması.)
Kara Komedi: Ses çıkarmaya çalışır gergedanlar gibi
DİL:
Başlarda teatral bir dil kullanılır (ünlem ve soru işaretleri ile Daisy’e hitabı)
KİMLİKLER
Gergedanlar = radikal, dominant, vahşi, çoğunluk
Beregner = Azınlık, Özgün olmaya çalışan insanları, değişim
MEKAN-ZAMAN
Beregner’in evi, Kronolojik olarak Daisy evi terk ettikten sonra. (Yine de belirsiz.)
SEMBOLLER:
Paragraflar
Giriş
EUGENE IONESCO'nun 20. yüz yıl ortalarında absürt tiyatro anlayışıyla kaleme aldığı "Gergedanlar" tiyatrosunda Gergedanların bir kasabaya saldırarak insanların gergedana dönüşmesini anlatır.
Bu çaba en belirgin haliyle oyunun sonu olan tirat bölmnde gerçekleşir.
Bu kargaşa içerisinde ana karakter olan Beregner'in insan kalma çabasıda gösterilir.
Bu tirat içerisinde insan kalma çabası gözükürken aynı zamanda gergedanlar topluluğuna giremediği için yabancılaşmadan dolayı çıkan bir kişilik karışıklığı yaşar.
Beregner'in ruh hali tirat boyunca noktalama işaretleriyle, kısa cümlelerle ve açık bir dil kullanılarak anlatılırken tekrar, didaskali, sembol, metafor ve kara komedi anlatım unsurları ardı ardına boşluk olmadan çarbıcı bir şekilde kullanılır.
Buna tekrar bak
Gelişme
Paragraf Beregner'in kullandığı dil ile insan kalma çabası
tekrarlar, didaskaliler, sade/açık dil, ünlemler, kısa cümleler, ayna sembolü, fotoğraf sembolü, çerçeve tablo sembolü
Ruh hali kesinlik içerir
Tirat, Beregner'in insan kalıcağının kesinliğini kısa cümleleriyle, didaskalilerle, sembollerle ve noktalama işaretleri ile başlar.
Başlangıçta verilen didaskali hem önemli bir sembolü tanıtır hem de tirat boyunca tekrar edicek bir eylemi tanıtır. "(Aynaya bakmaya sürdürerek)" (s.121)
Ayna eser boyunca gözüken bir semboldür ama tiratta özellikle gerçeği yansıtma özelliğinden Beregner'in bir insan olduğunu hatırlatır.
"çirkin değil, insan denen şey." (s.121) sözü de tekrar edilir. Bu sözü Dasiy'e hitap etsede bu söz Beregner'in cevabı olarak gözükür.
Bu cevap özelliği cümlenin kısa ve sade olmasıyla bir kesinlikte gösterir. Çirkinlikten dolayı ileride Beregner'in kafası karşıcaktır. Böylece cümle daha büyük bir önem kazanmaktadır.
Bu cümleden gelen kesinlik "bunu itinayla yapar, ancak öfkelidir)" (s.121) didaskalisinden Beregner'in ruh hali eylemlerine yansıtılır. Bu dilin sadeliğinden yararlanarak Beregner'i en açık şekilde sahneye yansıtılır.
Tekrarlar, kısa cümleler ve ünlem işaretleri daha çok belirir. "Pes etmiyeceğim ben!" (s.121) ve "sizi anlamıyorum!" (s.121) cümleler tiratın sonunda tekrardan gözükecektir. Böyle cümlelerin kısa olup tekrar etmesi bir haykırış ve bir savaş çığlığı olarak duyulur. Bu haykırış eserin bir tiyatro olmasıyla desteklenir. Didaskalilerin Beregner'in eylemlerine nüanslar eklemsi büyük bir örnektir. Bunun sonucunda tekrarlar Beregner'in ruh halindeki iradeyi ve kesinliği fiziksel olarak yansıtır.
Beregner'in iradesini yansıtma inatı duyularını dışarıya kapatarkta devam eder. "(Kulaklarına pamuk tıkar" (s.122) Bu eylemle kendisini dışarı gergedan Dünyasından Beregner izole etmiştir. Bu hareketle çözüm yolları aramaya başlar ama bu hareket onun kafa karışıklığının başlangıcı olacaktır.
Başlangıç Daisy'e seslenişleri dışında ağırlıklı bir şekilde Beregner'in kesin, öfkeli, iradeli ruh halini yansıtır.
Paragraf Beregner'in ruh halinden dolayı yabancılaşmadan kimlik karışıklığı
Ruh hali karışıklık, üzüntü ve aidiyetsizlik
kısa cümleler, soru işaretleri, ayna, gergedan benzetmeleri, kara komedi
"neye ikna edilecekler?" (s.122) sorusuyla Beregner kazandığı kesinliği kaybetmeye başlar. Soru işareti ile biten cümleler bu andan sonra artarak Beregner'in algısı daha kaotik olucaktır.
Bu kaos absürt gözükecek olan bu iki sorula başalar. " hangi dili konuşuyorum?" (s.121) "dilim hangisi ?" (s.122) Bu iki kısa soru cümlelerini birbirine benzerdir ve bir tekrar olarak gözükür. Bu uzun sorgulama belli bir süre kendi dili hakkında tekrar edecektir.
Bu sorgulamanın başlangıcın önemi soruların kendisine yani insani özelliklerine dönmesidir. Dilden başlayarak fiziksel görünüşe gidecek olan bu kişilik karışıklığı dominant topluluğa girememden dolayı doğan bir yabancılaşma hissiyatı olarak gözükür.
"ben kendim anlıyor muyum?" (s.122) sorusu ilk kendisine dönüşüdür. Bu durumda ayna tekrardan Beregner'e insanlığını hatırlatır ve insanlığın çirkin olmadığının tekrar gözükür. "(Ayna önüne ... çirkin değildir!" (s.122) Bu tekrarlar kesnliği bir kez daha ele alınmaya çabası gözükür ama başarısız olacaktır.
Paragrafı ayır
İlk olarak fiziksel görünüşünü sorgulamaya başlayarak fotoğraf sembolü gözükür. "Fotoğraflar! Kim ... bu insanlar?" (s.122) İki cümlede hem kısa bir ünlem cümlesiyle kesinlik hem de sonrasındaki kısa soru işareti ile eminsizlik geri döner.
Bu kısımdan itibaren Beregner'in kesin olan ruh hali karışıklığa ve üzüntüye gidip geri dönecektir. Bu karmaşa tiratta gelen sembollerin insanlığını hatırlatmasıyla gerçekleşir.
Fotoğraflar, aynalar gibi gerçeği yansıtır ama geçici değildir. Kalıcı bir şekilde geçmişi elde tutar. Buradaki tezat ise bu fotoğrafa rağmen kesinliğe tekrar ulaşamaz.
"iki ya da üç çerçeveli resim" (s.122) didaskaliden görüneceği gibi çerçeveli resimlerin çerçeveli olması bu objeleri bir fotoğraftan daha değerli kılar. Bu değer ve önemli olması Beregner'e kesin olarak insan olduğunu hatırlatır. "Benim bu" (s.122)
Paragrafı ayır
En büyük karışıklık artık bu kısımda gözükür. Beregner gergedanların çoğunluğuna uymak ister. Onların hepsinin tek görünüle uyumluluğuna özenir o nedenle kendisini sürekli onlarla karşılaştırır. Bu karşılaştırmalar benzetmelerle güçlendirilir.
İlk şüpe resimle gergedanların karşılaştırılmasıyla başalar. Bu kısımda didaskali belirtici bir özellik olarak gözükür. "insanların çirkinliği" (s.122) ve "çarpıcı bir karşıtlık" (s.122) kelime seçimleriyle aradaki tezat somut bir şekilde dekorasyondan da yararlanarak yansıtılır. Bu somut karşılaştırma Beregner'in kesinliğini yok ederek "Ben haksızmışım!" (s.122) ruh halini de değiştirir.
Artık ruh hali üzüntülü ve bir aidiyetsizlik hissiyatı ile dolar. Bu durum gergedanlaşma çabasından ve seçtiği cümlelerden anlaşılır.
"iki boynuzum olsaydı" (s.123) olsaydı kelimesiyle hem bir acınma ve bir imrenme hissiyatı anlaşılır. Üzüntü hissiyatı gergedanların fiziksel özelliklerinde kendisinde eksiklik hissiyatı yaratır.
Diğer bir değişle kendisini ezik hissedir. Bu eksiklikler aynı zamanda birer kara komedi unsuru olarak gözükür.
"sarkan hatlarımı toparlardı." (123) , "üstelikte kıllı!" (s.123) gibi yorumlar mantıksız hatta absürt olarak anlaşılabilir. Çünkü gerçekleşen krizde odaklanan durumun böyle bakımla ilgili konular olması bir bağlantı kurmadığından komedi unsuru olarak görülür. Bu komedi sadece bir güldürü değildir. Bu cümleleri gergedanlaşmak için kullanması ve gergedanların bir nazi metaforu olduğu fark edildiğinde bu durum daha karanlık bir hal alır. Bir kara komedidir.
Bu kara komedi aynı şekilde fiziksel bir güldürü ile de gözükür. "Uluma böğürme değildir!" (s123) Bahsedilen "şarkıların bir albenisi var," (s.123) olması Beregner'in de bu gürültü şarkıyı tekrar etmesine yol açar. Bu şarkı nazi metaforundan yola çıkılırsa nazi marşıdır. Marşlar milletçilik ve güç aşılayan bir şarkı türüdür.
Gergedanlaşmakta başaralı olmaz ve karışık/ üzüntülü ruh halinden dolayı hayal kırıklığı yaşar. Bu hayal kırıklığı kendisine "bir yaratığım ben" (s 123) demesiyle belirginleşir. Bu ruh halinden dolayı tiratın başına aksine üzüntü haykırışları atar. Bu haykırışların gücü ünlem işaretlerinden ve didaskaliden de anlaşılacağı gibi "Aynaya sırtını dönerek"(s.123) gerçeği reddeder. "özgünlüğünü korumak isteyene!" haykırışında
yaşadığı kaosu, çatışmayı ve ruh halini en belirgin bir şekilde duyurur. Bu haykırışın ruh hali değişmeden önceki son öfkesi olmasıyla ve açık olan dille eserdeki sürü psikolojisi ilr varoluşçuluk arasındaki çatışmayı en görünür haliyle sunmasıyla önem kazanır.
Paragraf Tiratın sonu Teslim olmama isteği
kısa cümleler, ünlem işaretleri, didaskaliler, tekrarlar
Ruh hali olarak kesinlik geri döner
Yaşanan karışıklıktan sonra tirattın başındaki haline geri dönerek tekrar kesinliğe didaskalilerin, tekrar eden kısa cümlelerin ve ünlem işaretlerinin yardımıyla ruh hali daha belirgin olur.
İlk geçiş "Birdenbire silkinir" (s.123) didaskalisiyle başlar. Bu fiziksel davranışla gerçekliğe döner. Tıpkı aynanın gerçeği yansıtması gibi bir anda fiziksel bir reaksiyon vermesi onun bulunduğu mekanı ve özellikle kendisini kişilik/varlık olarak tekrar hatırlatır. Bu durumu "Ne yapalım peki!" (s.123) diyerek hem ünlem cümlesi olmasıyla inanarak söyler hem de şu anda bulunduğu durumu kabullendiğini gösterir.
Bu noktadan sonra sadece kısa ünlem cümlelerleleriyle tekrar tekrar kesinliğini ve savaşma isteğini gösterir. Ruh hali eskisinden daha da öfkelidir. Öfkesi özellikle "Tüfeğim, Tüfeğim!" (s.123) kısmında şiddete yönelik olmasıyla somut bir şekilde belli olur.
Bu öfkesinin yanında kendisini "herkese karşı savunurum" (s.123) sözünü tekrar eder. Bu söz öfkesinin yanına kararlılık ekler. Ruh hali artık kendin emin güçlü bir kahramanı hissetirir.
Son olarak didaskaliden belirtildiği gibi "Gergedan başlarının ... haykırır." (s.123). Bu hareketi tüm hisslerinin somutlaşmış halidir. Sürekli son insan olup ve kendisini savunacağını söyleyerek savaş çığlığını atarak tirat, böyleliklede eser biter. Bu bitişde Beregner'in duyguları en yüksek heyecana ve öfkeye dönüşür.
Sonuç
Beregner'in ruh hali tirat boyunca noktalama işaretleriyle, kısa cümlelerle ve açık bir dil kullanılarak anlatılırken tekrar, didaskali, sembol, metafor ve kara komedi anlatım unsurları ardı ardına boşluk olmadan çarbıcı bir şekilde kullanılır.
Bu çaba içerisinde kullanılan açık dilde var olan kesinliğin düşüşü görülür. Bu düşüş gergedanlar topluluğuna katılamamasından kaynaklandığından Beregner topluma uyum sağlayamayan özgünlüğünü koruyan bireyleri temsil ederek bu çatışmayı yaşar. Bu çöküşte kendisinden hayal kırıklığının ve üzüntüsünü belirtirken özgünlüğünü korumak isteyenlere öfke belirtmesiyle tepe noktasına ulaşır. Bu noktadan sonra ise hemen gerçekliğe dönerek öfkeleşir kısa ünlem cümleleriyle de savaş çığlığını belirterek ruh hali tiratın başına kıyasla daha da heyecanlı ve agresiftir.