Please enable JavaScript.
Coggle requires JavaScript to display documents.
YERALTINDAN NOTLAR - Coggle Diagram
YERALTINDAN NOTLAR
19.Yüzyıl Dünya Edebiyatı
Rönesans, XV. ve XVI.yüzyıllarda Avrupa’nın “altın çağı” olmuştur. Bu dönemin yazarları, öncelikle Eski Yunan ve Latin edebiyat eserlerini örnek almışlar; ancak bu örneklere Yeniçağ’ın tüm düşünce özelliklerini ve yeniliklerini de katarak, çok güzel ve özgün eserler ortaya koymuşlardır. Yaşadıkları toplumun ürünü olan edebiyatçılar, ait oldukları toplumlara siyasal, sosyal, kültürel gelişimlerini yansıtırlar. Sanatçılar, bu kavramları yansıtırken hep arayış içinde olmuşlar ve toplumda beliren eğilimlere göre bu arayışlarını sürdürmüşler. Sanatçıların toplum psikolojisine göre bu eğilimlere şekil vermesiyle yeni biçimler, türler, karakterler ortaya çıkmış, böylece edebî akımlar oluşmuştur.
Avrupa’da, özellikle Fransa’da ortaya çıkan bu edebî akımlar, zamanla bütün dünya edebiyatlarını etkilemiş, Tanzimat’tan sonra da bizim edebiyatımızda etkisini göstermiştir. Edebî akımlardan Romantizm, Realizm ve Sembolizm ile bu akımlardan etkilenmiş.
Realizm Edebiyat Akımı-Tolstoy, Stendhal
Realizm, 19.yüzyılın İkinci yarısında Romantizme tepki olarak doğmuş bir edebiyat akımıdır. 19.yüzyılda deneysel bilimlerin gelişmesiyle oluşan Realizm, insanın ve toplumların hayatının bütün oluş çizgilerini nedenleriyle görmek, göstermek, isteyen; yani gerçeği olduğu gibi anlatmayı amaç edinen edebiyat akımıdır.
Realizm, Romantizme karşı kesin üstünlüğünü, Fransız yazarı Gustave şaubert’in “Madam Bovary” adlı eseri ile kazandı. Önce Fransa’da ortaya çıkan Realizm, daha sonra bütün Dünya edebiyatlarını etkilemiştir.
Honore de Balzac, Guy de Maupassant, Stendhal, Tolstoy, Dostoyevski, Çehov, Charles Dickens, John Steinbeck realist yazarlardandır.
Romantizm Edebiyat Akımı-Victor Hugo
17.yüzyılda ortaya çıkan Klâsisizm akımının sanatçıyı sıkan belirli kuralları vardır. İşte, sanatçıyı sıkan bu kuralcılığa bir tepki olarak 19.yüzyılda Romantizm akımı doğmuştur. Akıl ve sağduyuya dayanan Klâsisizm’e karşılık, Romantizm’de hayaller, duygular ve coşkular önem kazanmıştır. Romantizm’de kişiler çevreleri İçinde ele alınmış, gerçekler tüm yönüyle verilmiştir. Victor Hugo, “Cromwell” adlı tiyatro eserinin önsözünde Romantizm’in ilkelerini belirtmiş, “Hernani” dramının oynanmasından sonra da Romantizm, kesin zaferini kazanmıştır.
Parnasizm ve Sembolizm Edebiyat Akımları-Paul Verlaine
Realizm edebiyat akımının şiirdeki biçimine Parnasizm denir. Parnasizm şiirdeki gerçekçiliktir. “Sanat için Sanat” görüşünü benimseyen Parnasyen şairler, duygudan çok tasvire, düşünceye, biçim ve söyleyiş güzelliğine önem vermişlerdir. Sembolizm ise 19.yüzyılın ikinci yarısında Parnasizm’e tepki olarak doğan bir diğer edebî akımdır.
Dostoyevski
Dostoyevski, Mihail ve Mariya Dostoyevski'nin oğlu olarak 11 Kasım 1821 tarihinde Moskova'da doğdu. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Babası Mihail, askeri cerrahlıktan emekli olduktan sonra Mariinskiy Hastanesi'nde yoksullara hizmet etmeye başladı. Hastane, Moskova'nın en kötü yerlerinden birinde bulunuyordu.
Dostoyevski, Fyodor Rus romancı ve öykü yazarı. İnsanın iç dünyasının en gizli kalmış yönlerini erişilmesi güç bir saydamlıkla yansıtan yapıtlarıyla 20. yüzyıl roman anlayışı üzerinde derin ve evrensel bir etki bırakmıştır.Dostoyevski Realizm akımına kapılmıştır.
İnsancıklar,Öteki,Netochka Nezvanova,Stepançikovo Köyü,Ezilmiş ve Aşağılanmışlar,Ölüler Evinden Anılar,Yeraltından Notlar,Suç ve Ceza,Kumarbaz,Budala,Ecinniler,Delikanlı,Karamazov Kardeşler
Ana Düşünce
Bir insanın hayat karşısında tutunamamasının, ruhsal olarak yaralanmasının, varoluşunu dünyaya haykırmak isterken giderek kabuğuna çekilmesini, düşünceleri karşısında kendisine duyduğu hislerin çaresizliğini anlatır.
Olay Örgüsü
İlk bölümde kahramanımızın uzun bir monoloğu vardır. Kendisi her zaman geri planda kalmıştır. Hiç kabul edilememiştir toplum ve arkadaşları içinde. Kendisinin son derece zeki olduğunu vurgular ve bu yalnızlığını ve itilmişliğini de buna bağlar. İnsanlardan korkusunu kapatmak için onlardan tiksindiğini ve onları küçümsediğini söylemekten çekinmez kahramanımız.
İnsanlara karşı sürekli bir eleştiri, sürekli bir yargı geliştiren kahramanımızın kendi içinde de dinmek bilmez çelişkiler fırtınası vardır. Kendine güveni hiç olmadığını söylerken sebebini bilinçli olmasına bağlar. Herkesten daha zeki ve bilinçli olduğu için kendine güvenemiyordur. Fakat bu bile bir çelişkidir.
Okul ve iş arkadaşlarını hayatından çıkarmış ve kendi yeraltı dünyasına kapanmıştır kahramanımız. Kendisini hiç anlamamış ve kabul etmemiş olan arkadaşlarından nefret eder. Onlardan daha zeki, bilinçli olduğu için arkadaşları onu hiç sevmemiştir. Kahramanımız onları hayatından çıkarmasının sebebi olarak bunu açıklar. Hepsi onun aksine para, ün, şöhret… gibi şeylere düşkündürler. Ama o bilime, edebiyata ve kitaplara tutkundur. Bu ayrım bile onlardan nefret etmesine yeterlidir.
Romanın ikinci bölümünde ise, birilerine aşırı derecede ihtiyaç duyduğu bir vakit eski arkadaşlarıyla karşılaşır ve onların planlarına bir şekilde dahil olur. Bu bir veda yemeğidir. Her zaman olduğu gibi arkadaşlarıyla birlikte olmaktan son derece rahatsız olur ve bu yemeğe geldiği için de çok pişman olur.
Yine arkadaşları adsız kahramanımızla alay eder, onu küçümserler. Bu durum onun gururunu aşırı derecede kırar. Ve çok alkol tüketir. Böylece işler daha çok çığırından çıkar. Arkadaşları en sonunda onu bırakıp gider. Kahramanımız da kırılan gururunu tamir etmek için onların peşinden gider. İntikamını alacaktır.
Gittiği yerde bir kızla tanışır. Ve ona ev adresini verir. Tabi buna da pişman olur ve eve gelmemesi için dualar eder. Fakat içten içe de her gün gelmesini bekler. Aşık olduğunu kabul edememektedir kıza. Fakat ona son derece fazla aşık olmuştur. Bir gün kahramanımız yardımcısıyla tartışması esnasında kız evine gelir. Bu onu daha çok öfkelendirir ve bütün öfkesini kıza yansıtır. Başkaları onun kalbini ve gururunu nasıl kırdıysa o da kızın kalbini ve gururunu kırar. Her şeyi mahveder ve başlamadan her şey biter.
Bu romandaki kahramanımızın bir adı yoktur ama aslında adı hepimizin adıdır. Herkes bu kahramanımızın karanlığında kendi karanlığını bulacaktır. Kendi kırıklarını, öfkesini bulacaktır. Dostoyevski bu kısa romanında bütün insanların hayatlarının büyük bir kısmına dokunarak onların kendi yeraltı dünyasını ziyaret eder.
Kişiler
Zverkov,Yeraltı Adamı,Liza,Ferfiçkin,Simonov
Mekan
St.Petersburg