TARIK BUĞRA “KÜÇÜK AĞA”
Temalar:
Kişiler:
Yayın hayatına yirmi iki yaşında yazdığı “Yarınların Romanı” ile başlamış olan sanatçı, hikaye roman, tiyatro ve fıkra türlerinde eserler vermiş 1960 yılından sonra romana diğer türlerden daha çok ağırlık vermeye başlamıştır.
Eserlerinde toplumsal çatışmaları psikolojik açılardan gören yazar, sanatın gerçekliğini toplum gerçekliğinin karşısına çıkarmıştır.
Konu
Mekan:
TARIK BUĞRA
1918 yılında Akşehir’de dünyaya gelen sanatçı, İlköğrenimini doğduğu yerde tamamlamıştır. Yazar olmaya lise yıllarında karar veren Tarık Buğra. 1936 yılında Konya Lisesi’nden mezun olmuştur. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydını yaptırmış, 2 yıl sonra Hukuk Fakültesine geçmiş, oradan da Edebiyat Fakültesi’nde okumaya başlamıştır. Mezuniyet tezini vermeden buradan da ayrılmıştır. Gazeteciliğe babasıyla beraber çıkardığı Nasrettin Hoca ile başladı.
Roman ve hikâyelerinde toplumumuzun tarihini, ortak değer yargılarını, sorunlarını işleyen yazar sanatın insanı yüceltmesi gerektiğini düşünmektedir.
Şiirli, yoğun bir anlatımı olan Tarık Buğra gözlemleriyle ele aldığı çevre, kişi ve olayları soyut derinliğine inerek anlatmış; yapıtların dille oluştuğunun bilincine vararak şive taklitlerinden, gelip geçici dil görüntülerinden kaçmıştır.
Kurtuluş Savaşı’nın küçük bir Anadolu kasabasından görünüşüdür.
Eserde “Konuya ilk defa resmî olmayan bir gözle, aydın bir Türk’ün hür bakışlarıyla ve değerlendirmeleriyle bakılmıştır.”
Birinci Dünya Savaşı’ndan Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar olan tarihi süreci ele almaktadır. Bu tarihi süreç yer yer gerçek kişi ve olaylarla birlikte anlatılmıştır
(Çerkes Etem, Çakırsaraylı vb.).
Hasret: Tarık Buğra, romanında savaşa gidip dönmeyen eş, baba, kardeş, dayı hasretini ele alır. Her evden harbe gidenler olmuştur. Gidenlerden yıllar var ki haber dahi alınamamaktadır. Her evin yollarını beklediği birileri vardır. “Aylardan beri her ev kocaman bir göz olmuş, yollara dikilmişti: Her evin beklediği biri vardı, bir yavuklu, bir koca bir oğul, bir ağa veya dayı
Eski-Yeni Çatışması Küçük Ağa romanında işlenen bir diğer tema da eski-yeni farklılıklarıdır. Bu farklılaşma daha çok eski, güçlü Osmanlı dönemi ile Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki güçsüz Osmanlı döneminde özellikle Rum ve Ermenilerin değişen davranışlarında ortaya çıkar. Romanın henüz başında Salih harpten Akşehir’e döndüğü zaman Akşehir’de görülen değişimi hemen fark eder. Akşehir’de Rumca konuşmak bir ayrıcalık olmuştur artık.
Umut: Ülkenin bütün kaynaklarına el konmuş, halk sefillik çekmektedir. Yiyecek sıkıntısı had safhadadır. Sigara ve kahve dahi bulunamamaktadır. Fakat halkın bağımsızlığa olan umudu hiçbir zaman eksilmemiştir. Bir gün mutlaka düşmanın ülkeden kovulacağına olan imanları halkı hayata tutundurmaktadır. Ali emmiyi hayata bağlayan bu imandır. “Zaferi görmeden ölmem ben” diyen Ali emmi tıpkı gençler gibi hiç durmadan, son nefesine kadar vatanın bağımsızlığı için çalışır.
---Küçük Ağa romanının ana temini bağımsızlık mücadelesi oluşturur.
---Küçük Ağa romanında bağımsızlık mücadelesi, umut, hasret, eski yeni çatışması temaları tespit edilmiştir.
---Eserde Kuvayı milliye taraftarlarının amaçlarının padişahı devirmek değil; bilakis padişahı işgal güçlerinin elinden kurtarmak olduğu vurgulanır.
Küçük Ağa romanında mekân, içinde barındırdığı insanların ruhsal ve fiziksel kimliğiyle örtüşen özellikleriyle birlikte işlevsel olarak kurgulandırılır. Küçük Ağa romanında olayların merkezinde Akşehir bulunmaktadır. Olayların büyük bir kısmı Akşehir’de geçer. Romanın başkişisi İstanbullu Hoca’nın görev yaptığı kasabadır.
Bakış Açısı:
Romanın Türü:
Yine Küçük Ağa romanında hâkim bakış açısı ve anlatıcı tekniği oldukça başarılı bir şekilde uygulanmıştır
Küçük Ağa romanında her şeyi gören, bilen, kahramanlarını geçmişlerini, geçmişte neler yaptıklarını, nerelerde bulunduklarını, içinden geçirdiklerini, ruh hallerini bilen, sevinçlerinden ve üzüntülerinden haberdar olan hâkim bakış açısı ve anlatıcı kullanılmıştır.
Küçük Ağa romanı tarihi bir roman olmasının yanı sıra, eserdeki kahramanların yazarın gerçek hayattan tanıdığı, bildiği kişiler olması hesabiyle realist bir romandır.
Yazarın adını duyuran romanı, Kurtuluş Savaşı’nı yaşayan Anadolu halkının yaşamını ele aldığı Küçük Ağa’dır.
Birçok gazete ve dergide yazan sanatçı Tercüman gazetesinden 1976 yılında istifa etmiş ve tamamıyla edebiyata yönelmiştir. Yazdığı eserlerle birçok ödül alan sanatçı “Devlet Sanatçısı” unvanını da almıştır. Tarık Buğra, 26 Şubat 1994’te kanser tedavisi gördüğü Çapa Tıp Fakültesinde yaşamını yitirmiştir.
ESERLERİ
Tiyatro: Ayakta Durmak İstiyorum, Akümülatörlü Radyo, Sahibini Arayan Madalya, Yüzlerce Çiçek Birden Açtı
Gezi: Gagaringrad (Moskova Notları)
Hikâye: Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, Hikâyeler, İki Uyku Arasında
Fıkra-Deneme: Düşman Kazanmak Sanatı, Politika Dışı, Gençlik Türküsü
Roman: Küçük Ağa, Osmancık, Küçük Ağa Ankara’da, Siyah Kehribar, İbiş’in Rüyası, Firavun İmanı, Dönemeçte, Yağmur Beklerken, Gençliğimin Eyvah, Yalnızlar
Küçük Ağa romanında sağ kolunu Birinci Dünya Savaşı’nda kaybeden Salih, Kuvayı milliye’nin Akşehir’deki en önemli temsilcilerinden olan ve oğlunu cephede şehit veren Ali emmi, ağır ceza reisi Mehmet Bey, Birinci Dünya Savaşı’nda Arabistan cephesinde mücadele eden ve harpten sonra Kuvayı milliye için çalışan Doktor Haydar Bey ve İstanbullu Hoca’nın vefakâr eşi Emine norm karakterlerdendir. Romandaki en önemli norm karakter Çolak Salih’tir.
click to edit
Küçük Ağa romanının başkişisi olan Küçük Ağa, esere Akşehir’e imam olarak atanan İstanbullu Hoca olarak girer, Akşehir’den kaçtığında Küçük Ağa namını alır. Asıl adı Mehmet Reşit’tir. İstanbullu Hoca boylu posludur, pehlivan yapılıdır. Oldukça etkileyici bir kişiliği vardır İstanbullu Hoca’nın.
Roman başkişisi olan Küçük Ağa değişim ve gelişime açık bir karakterdir. Hak bildiği dava olan padişahın ülkenin kurtuluşunu sağlayacak gücü olmadığını fark ettiği zaman saf değiştirerek doğru yerde durmasını bilir.
Romandaki bir diğer norm karakter Ali emmidir.
Ağır ceza reisi Mehmet Bey de romandaki norm karakterlerdendir.
Romandaki bir diğer norm karakter Doktor Haydar Bey’dir.
Son olarak İstanbullu Hoca’nın eşi Emine’den norm karakter olarak bahsetmek gerekir.
Zaman:
Küçük Ağa romanında vaka zamanı olayların yaşandığı Birinci Dünya Savaşı sonrası ile Kurtuluş Savaşı’nın sonlarına doğru olan zaman dilimidir.