"Bird, Himiko'nun kadehiyle birlikte kendi kadehini de tazeledi. Himiko'nun, aklına öylesine gelerek söylediği sözleri unutana kadar sarhoş olup, ertesi gün o çok boyutlu uzayla ilgili hayallerine geri dönebilmesini istiyordu. Bird, zaman makinesine binerek on bin yıl önceki dünyayı ziyaret etmiş bir gezgin gibi, kendisinden kaynaklanan bir etkiyle gerçek dünyada anormal bir şeyler olmasından korkuyordu." (Sayfa 74, sondan 8. satır)
Kitabın bir bölümünden alınan bu cümleler bizlere aslında Bird karakterinin hala çocuksu hayallere kapılan ve kendini bu yüzden gerçeklikten dışlayan bir karakter olduğunu gösteriyor. Zaman makinesi gibi bir icadın var olmamasına rağmen Bird'ün bu tur "gerçeklik'ten" uzak hedefleri düşlemesi, kendi zihninde kabullenmesi gereken bazı şeyleri kabullenemediğini gösteriyor. Belki de çocukluktan gelen bir travma nedeniyle oluşan bu durum, bizlere Bird'ün hala kendi varoluşunun anlamsızlığını kabullenememesine ve netice de varoluşu anlamlı kılmak adına idealara bel bağlıyor. Romanda bahsedilen Afrika imgesi bunun bir örneği. Romanın sonunda varoluşunun anlamsızlığını kabullenemese de, Bird Afrika gibi ideallerinden vazgeçerek kendi varoluşunu bebeğin varoluşuyla anlamlandırmaya çalışıyor.