Please enable JavaScript.
Coggle requires JavaScript to display documents.
8. Ders, Müsnedün ileyhin muktezâ-yı zâhirin tersine göre geldiği durumlar…
-
-
-
-
-
-
:warning:Bazen müsnedün ileyhte veya müsnedün ileyh dışında bağlamın(muktezâ-yı zahir) dışına çıkılır.
-
-
طحا بك قلبٌ في الحسان طروبُ
بعيدَ الشبابِ عصْرَ حان مَشِيب
يكلفني ليلى وقد شطّ وليها
وعادت عَوَادِِ بيننا وخطوب
Güzel kadınları talepte arzulu ve şen şakrak olan kalp, gençliğin hemen akabinde, ihtiyarlık çağının gelip çatmasından sonra seni helak etti. Kalp kalkmış Leyla ile vuslatı teklif ediyor. Halbuki onun yakınlığı uzaklaşmış ve aramıza nice engel ve musibetler girmiştir
-
Örn: يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْأَهِلَّةِ ۖ قُلْ هِيَ مَوَاقِيتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّ Sana hilalleri sorarlar. De ki: Onlar insanlar ve hac için vakit ölçüleridir.
Ashâp ayın işığının artmasının ve eksilmesinin değişip durmasındaki sebebi sormuşlar. Onların sebebe dair bu sorusuna ise bu değişimdeki gayenin ne olduğunu beyan etmekle cevap verilmiştir.
:check: Mâzî lafızla fiilin gelecekte muhakkak gerçekleşeceğine dikkat çekmek mukteza-yi zahirin tersine olan üsluplardandır. Bu da Üslûbu'l-hakîm gibi müsnedün ileyh bahislerinden değildir.
وَيَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّورِ فَفَزِعَ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ
Sura üfrüldüğü gün, göklerde ve yerlerde bulunanlar korkudan dehşete kapılırlar
:check:Kalb cümlenin ögelerinin yer değiştirmesidir. Yani ögelerden birinin diğerinin yerine, diğerinin de bu birinin yerine konulması demektir.
ومهمهِِ مغبرَّةِِ أرجاؤُه
كأنّ لون أرضه سماؤه
Her tarafı tozlu nice çöl aştım ki toprağının rengi, sanki semasının rengi gibiydi.
-
İltifat, bir beyitte veya kısa bir sözde beklenmedik şekilde şahıs, zaman ve üslûp bakımından değişiklikler yapmaktır.
Sekkâkî, Araplar’ın konuklarına çeşitli yemekler ikram etmekten hoşlandıkları gibi muhataplarına sözlerini değişik ifadelerle sunma alışkanlığına da sahip olduklarını, Kur’an’da birçok ince iltifât örneği bulunduğunu, bunları ancak usta ediplerin sezebileceğini söyler.
Örn: Cahiliye dönemi şairlerinden Hutay'e koyunları güderken bir kişi ona yaklaşır. Bir şeyler ikram etmesini murad ederek: "ey Çoban, yanında neyin var?" diye sormuş, o da "tahtadan asa" cevabını vermiş; “Ama ben bir misafirim” deyince şair, “İyi ya, ben de onu davetsiz misafirler için hazır bulunduruyordum” cevabını vermiştir.
كان الحطيئة يرعى غنما، وفي يده عصا، فمر به رجل فقال: يا راعي الغنم ما عندك، قال: عجراء من سلم، يعني عصاه، قال: إني ضيف، فقال الحطيئة: للضيفان أعددتها.