Please enable JavaScript.
Coggle requires JavaScript to display documents.
ANADOLU VE MEZAPOTAMYA UYGARLIKLARI - Coggle Diagram
ANADOLU VE MEZAPOTAMYA UYGARLIKLARI
HİTİTLER
Hititler medeniyetinde yönetim sistemi olarak krallık benimsenmiştir.
Hititler'in çok tanrılı bir din anlayışına sahip olmuşlardır.
Hititler, sanat açısından da oldukça gelişmiş olan bir medeniyettir. Öyle ki, kayaları düzleştirmek suretiyle tanrı kabartmaları yapmışlardır.
Hititlerde Kral hem başkomutan, hem baş yargıç hem de başrahip yetkileri olan bir kimseydi.
Hititler medeniyetinde asillerden oluşan ve adına 'Pankuş' adı verilen bir meclis bulunmaktaydı. Bu meclis, kralın yetkilerini kısıtlayabilme yetkisine sahipti.
Hititlerde kraldan sonraki en yetkili kişi, adına Tavananna denilen bir kraliçe idi.
Çivi yazısının yanı sıra Hiyeroglif (resim yazısı) yazısını kullanmışlardır. Anadolu'da "Tarih Çağlarına" geçen "ilk" uygarlık Hititler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hititler'de, halk çoğunlukla hürler, asiller, rahipler ve köleler olarak sınıflara ayrılmıştır. Bu sınıflar arasında geçiş olabilmesi durumu söz konusuydu.
Hititler Suriye toprakları için Mısır ile yapmış oldukları savaş neticesinde MÖ. 1280'de Kadeş Antlaşmasına imza atmışlardır.
Tarihte bilinen ilk "Medeni Kanunu" yapmış oldukları, cezaların çoğunlukla bedel ödeme esasına dayalı olduğu, kölelere mülkiyet hakkı tanındığı da Hitit kanunlarında belirtilmiştir.
Hitit kralları öldükten sonra Tanrılarına hesap vereceklerine inanmaktaydılar. Bundan dolayı da dönemlerine ait durumdaki olayları, başarıları ve başarısızlıkları Anallara (yıllıklara) yazdırmakta idiler. Bu ise tarihte bilinen ilk "Tarih Yazıcılığı" olarak kabul edilmektedir.
URARTULAR
Krallık yöntemiyle yönetilen Urartu Devleti, ülkeyi eyaletlere ayırarak yönetmiştir. Merkezi otoriteyi korumayı amaçlayan yönetim sitemi valileri merkezden atıyordu.
Urartular, krallarının ülkeyi savaş tanrısı Haldi aadına yönettiğine inanırlardı.
Çok tanrılı dini inanca sahip olan Urartular, ölümden sonraki hayatın varlığına da inanıyorlardı.
Ölümden sonraki hayat inanışıyla ev biçiminde mezarlar inşa etmiştirler ve ölen kişiyle birlikte değerli eşyalarını da mezara koymuşturlar.
Urartuların dili, Uray- Altay dillerine benzemekteydi. Köklere gelen eklerle oluşan dil, Türkçeye benzemektedir.
Urartular, hiyeroglif yazı ve Asur çivi yazını kullanmıştır.
Sanat dallarında gelişim gösteren Urartular; resim, kabartma sanatı, kaya oymacılığı ve maden işçiliği gibi alanlarda ileri düzey bilgi ve beceriye ulaşmıştır.
Urartuların en önemli gelir kaynağını hayvancılık oluşturmaktaydı.
Urartular özelliklerinden bir diğeri ise savaşçı bir toplum olmalarıydı. Urartular, sadece barış dönemlerinde tarım ile ilgilenmiştirler.
Günümüze kadar varlığını sürdüren bir şehir içme suyu sistemi ve gelişmiş sulama sistemini bulmuşturlar.
Urartuların insanlık tarihine katkıları maden işçiliği ve mimari alanlarda gözlemlenmiştir.
FRİGLER
Frig medeniyetinde iki farklı dil konuşulmakta idi. Bu dillerden birisi Hint - Avrupa dillerinden olan Frigce, diğeri ise Fenike dili olmaktadır.
Frig medeniyetinde en çok tarıma önem verilirdi. Bu nedenle en büyük tanrıçaları Kibele olmuştur. Hasat zamanı geldiğinde ise Frigler toprak tanrıçası olan Kibele için ayinler düzenlemiştir.
Frig medeniyetinde gelişen alanlardan diğeri ise dokumacılık olmaktadır. Özellikle Friglerden günümüze kadar gelmiş olan birçok halı ve kilim müzelerde sergilenmektedir. Bu halıların pek çoğu da günümüzde de kullanılan yün kumaşlarından dokunmuştur.
Frigler savaşçı bir millet olarak bilinmektedir. Hititler'in Anadolu'daki hakimiyetine son vermiş olan Frigler sınırlarını Karadeniz'e kadar genişletmiştir.
Midas'ın hükümdar olduğu dönem Frig medeniyetinin en güçlü olduğu dönemdir. Bu sebeple pek çok kaynakta bu medeniyet Midas medeniyeti olarak da bilinmektedir.
LİDYALILAR
Hint – Avrupa kökenli bir kavim olan Lidyalılar, doğudan göç ederek Batı Anadolu coğrafyasına yerleşmişlerdir.
Kullanmış oldukları dil Hitit diliyle büyük benzerlikler göstermektedir.
Devlet yönetiminde kralların yanında bölgenin ileri gelen aristokratları ile tüccarlar da etkin bir rol almıştır.
Doğal kaynaklar açısından zengin ve verimli topraklar olan Gediz ile Menderes nehirleri arasında yaşamışlardır.
Altın, gümüş ve mermer açısından zengin kaynaklara sahip olmuşlardır.
İklimin uygun olması, temel tarım ürünlerinin yetiştirilmesine olanak sağlamıştır.
Lidya başkenti olan Sardes’ten, bir Asur kenti olan Ninova’ya kadar ulaşan Kral Yolu’nu kurmuşlar ve bu şekilde doğu – batı ticaretini geliştirmişlerdir.
Düzenli ordular kurmak yerine paralı askerlerden oluşan bir ordu kurmuşlardır.
Lidyalıların kullanmış oldukları alfabe, giyim tarzları ve askeri teçhizatta Yunan etkisi görülmektedir.
İYONLAR
Batı Anadolu topraklarında kurulmuş olan bir uygarlıktır.
Çok tanrılı din inanışı vardı.
İyonların İyonya adı verilen şehir devletinde yaşadıkları bilinmektedir.
İyonların başkentleri olmamıştır ve 12 tane şehir devleti kurarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir.
Merkeziyetçi yapıları olmamıştır.
Siyasi yapılarında şehir devleti kurmak esası vardı.
Koloniciliğe çok önem vermişlerdir. Ayrıca deniz ticaretinde oldukça gelişmiş bir uygarlık olarak dikkat çekmişlerdir.
Felsefe, tıp, tarih, edebiyat ve matematik alanlarında ileri seviyede yer almışlardır.
Heredot, Hipokrat, Homeros, Pisagor, Thales ve Hipokrat gibi isimlerin İyon olduğu bilinmektedir.
Sanata ve bilime ayrı bir önem vermişlerdir. Hatta mimariye de "İyon Nizamı"nı getirerek farklarını ortaya koymuşlardır.
SÜMERLER
Site devletleri kurmuşlardır.
En önemli şehirleri Ur, Uruk, Lagaş şehirleridir.
Şehirleri ensi ve patesi denilen rahipler krallıkla yönetmiştir.
Şehir mimarisini kerpiç tuğladan evler oluşturmaktadır.
Şehirlerinde tapınaklar merkezi alanlarda Ziggurat adıyla bulunmaktadır.
Sümerler Çok Tanrılı dinlere inanmaktadır.
M.Ö. 3500 yıllarında Çivi Yazısını icat etmişlerdir.
Alfabeleri simgelerden oluşmaktadır.
Tarihte ilk kez yazılı hukuk kuralları geliştirmişlerdir.
Tarihteki ilk hukuk devletini Sümerler oluşturmuştur.
Urgakina Kanunları olarak bilinen kanunlar fidye ve bedel üzerine kurulmuştur.
Yazının bulunmasıyla sanat ve edebiyat da gelişmiştir.
Gılgamış Destanı, Yaratılış Destanı ve Tufan Destanı en önemli edebi eserlerdir.
Tarım ve hayvancılık toplumu olarak Matematik, Geometri ve Astronomi ilimlerini bulmuşlardır.
Dört işlem hesaplamaları kullanmışlardır.
Ay Yılı hesaplamaları yapmışlardır.
Sümerlerin örf ve adetleri, gelenek ve görenekleri Türk oldukları kanaatini oluşturmaktadır.
BABİLLER
Sami kökenli bir halktır.
Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluk olan devlet, Babil kenti ve etrafında kurulmuştur.
Sümerlerin etkisinde kurulmuş olan bir medeniyettir.
Devletin kurucusu ve ilk hükümdarı Sumu-Abum’dur.
Hammurabi dönemi, imparatorluğun en parlak yıllarıdır.
Tarihin en eski yazılı kanunu olan Hammurabi Kanunları Babiller tarafından oluşturulmuştur.
Babil Kulesi inşa edilmiştir.
Abaküs, Babiller tarafından icat edilmiştir.
Ay ve Güneş tutulmalarının devirli olduğu Babiller tarafından keşfedilmiştir.
Haftayı 7 güne bölmüşlerdir.
Babil’de inşa edildiği söylenen Babil’in Asma Bahçeleri bu dönemde inşa edilmiştir. Ayrıca Babil’in Asma Bahçeleri; Antik dünyanın yedi harikasından biri olarak değerlendirilmektedir.
Sümerler tarafından icat edilen burçlar, Babiller tarafından 12 ayrı bölüme ayrılmıştır.
Güneş saati bu dönemde bulunmuştur.
Şehrin sınırlarını belirlemek için memurlar görevlendirilmiştir.
Suyu yükselten makineler kullanmışlardır.
ASURLULAR
Dicle Nehri kıyısında bulunan Şarkat Kalesi ve civarında kurulmuşlardır.
Kurucusu Kral Sargon’dur.
M.Ö. 2000’li yıllardan itibaren kurmuş oldukları ticaret kolonileriyle büyük bir imparatorluk halini almışlardır.
Asurlular başkenti Ninova’dır.
Kültepe bu devirde oluşturulan en önemli ticaret kolonisidir.
Çivi yazısını kullanan Asurlular hakkında yaklaşık 30 bin tablet günümüze ulaşmıştır.
Dünya tarihindeki ilk kütüphane Asurlular tarafından kurulmuştur. Bu özelliği itibariyle Asurlular neyi buldu sorusunun cevaplarından bir tanesi, kurulan bu ilk kütüphane olacaktır.
Çok tanrılı bir dine sahip olan Asurluların en önemli tanrısı Marduk’tur.
Heykelcilik ve kabartma sanatında gelişmiş bir uygarlıktır.
Ninova ne Asur gibi şehirlerde önemli Asur kalıntılarına rastlanmaktadır.
Tarihte ilk kez süvari birliği bu dönemde kurulmuştur. Ayrıca savaş arabaları da ordu bünyesinde yer almıştır.
Elam ülkesini ele geçirmişlerdir.
ELAMLAR
Sami kökenli bir kavimdir.
Sümerleri ortadan kaldırdıktan sonra Sümer kentlerine hakim olmuşlar ve Sus şehrini başkent ilan etmişlerdir.
Elam Uygarlığı, Güneydoğu Mezopotamya’da kurulmuştur.
Elamlar kendilerini Enzan Susunka olarak adlandırmışlardır. Elam kelimesi ise Sami dilinde Yüksek Ülke anlamına gelmektedir.
Merkezi bir imparatorluk kurmak yerine, şehir devletleri şeklinde bir yönetim anlayışı benimsemişlerdir.
Sümer ülkesini istila etmelerinin altında yatan ana sebep, tarım arazilerine sahip olmak istemeleridir.
Zengin yeraltı kaynaklarına sahip olan Elamlar ayrıca doğudan batıya uzanan önemli ticaret yollarını kesişim noktasında yer almışlardır. Bu özellikleri sebebiyle tarihleri boyunca birden fazla saldırıya uğramışlardır.
Bilim ve teknikte geri kalmış olmalarına rağmen, güzel sanatlar, süsleme, madencilik ve çömlekçilik alanında önemli gelişmeler sağlamışlardır. Sanattaki bu seviyeleri ve vermiş oldukları eserler, Elamlar neyi buldu? sorusuna cevap olarak gösterilebilir.
Sümerler gibi çivi yazısını kullanmışlardır ancak alfabeleri ve kullandıkları rakamlar Sümerlerden farklıdır. Bu kendilerine özgü olan dil ve kültürleri sebebiyle Elam dili uzmanlar tarafından İzole Dil olarak değerlendirilmektedir.
Tarım ülkenin en önemli ekonomik kalemidir.
AKADLAR
Sami ırkına mensupturlar.
M.Ö. 2500 yılında Mezopotamya’ya gelmişler ve bir süre Sümer hâkimiyeti altında varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Sümerlerin zayıflamasının ardından Sargon döneminde bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkmışlardır.
Akad İmparatoruna İlahi Dünya Hâkimi ya da Akadlı Tanrı isimleri verilmiştir.
Tarihte bilinen ilk düzenli ve daimi ordu Akadlar tarafından kurulmuştur.
Dönemin şehir devletlerinin aksine, tarihte ilk kez merkezi bir imparatorluk kurmuşlardır. Bu özellikleriyle günümüzde de sıklıkla kullanılan Dünya İmparatorluğu deyiminin çıkışına ön ayak olmuşlardır.
Sümer kültür ve medeniyetini Ön Asya coğrafyasına kadar yaymışlardır.
Okuma ve yazmanın öğretildiği dini okullar kurulmuştur.
Sümerlere ait olan dini ve edebi metinler kopyalanmıştır.
Akadlar döneminde inşa edilen en önemli eser Zafer Anıtı’dır.
Kerpiç ve tuğlanın ağırlıklı olarak kullanıldığı ve Agade isminin verildiği tapınaklar devrin önemli mimari eserlerindendir. Bu eserler Akad krallarının savaş meydanlarında kazanmış oldukları galibiyeti anlatırlardı.