Please enable JavaScript.
Coggle requires JavaScript to display documents.
"TANTE ROSA"
KUTLU ATA DEMİR, "Eski kadınlar…
-
"Eski kadınlar tüketiciymişler canım. Şimdi bakın ben mesela bu şişme yataklar sayesinde pansiyon sahibesi oldum. Gerçi siz benim ilk müşterimsiniz; hadi gelin kutlayalım; dün yarım bir erik rakısı düşürdüm açık arttırmada; ilk müşterim şerefine içecektim. İstemiyor musunuz, peki canım ben yalnız içerim."
Müşterisiyle konuştuğu belli olurken müşterinin söylemleri diyaloğa katılmamış, bu sebeple teknik olarak bir monolog olarak algılanabilir. Öte yandan, Rosa'nın hayata bakış açısı ve neşesinin eksilmemesi onu insanlardan faklı kılıyor ve diğer insanlara karşı yabancılaşıyor. Müşterinin söylemlerinin olmaması Rosa'nın yalnızlığını gösteriyor.
"Tante Rosa hiç acı çekmedi denilebilir. Ama yaşamak zorunda olmak, sürdürmek, ısrar etmek. Bu Tante Rosa demektir."
Rosa'nın feminist görüşlerinin sonunda kendini sevebilmesi ve hayatıyla kendini kabullenmesine yardımcı oluyor.
-
"Her şey özlenebilir. Her şey tutku konusu olabilir. Her şey aynı ölçüde kutsal ve aynı ölçüde aşağılık olabilir. Evli kadınlar toplantısında, en temiz pak aile kadını olmaya özenen aynı kadın, orospulukların yanında en orospu olmayı niçin istemesin?"
Prensiplerini yıkıp onlardan özgür kaldığında daha özgürlükçü hatta feminist bir bakış açısıyla Rosa bir kadının isterse her şey olabileceğini, orospuluğun bunlardan sadece bir tanesi olduğunu vurgular.
İsa rolünü oynayan papaz Rosa'yı oyundan sonra çok sevdi, ona çöreklerle altından bir haç armağan etti. Tante Rosa çok sevindi. Tante Rosa İsa'nın gerçekten sevindirdiği ilk yoksul çocuk oldu.
Dinin baskılarının kendisine uymadığı bu ortamda Rosa'nın hediye alıp mutlu olması İsa'yı kabul etmesine yardımcı olur. Ayrıca İsa'nın yoksul çocuğu mutlu edebilmek için gerekli olan tek şeyi sevgidir.
Rosa ağladı, mavi gözlü yakışıklı İsa'nın böylesine kindar bir Tanrı'nın oğlu olamayacağını düşündü ve dualarında Meryem Ana'dan İsa'nın gerçek babasını sordu. Kralı sordu ona.
Dinin kadın bedeni üzerindeki yargıları Rosa'yı derinden etkiler. Buna inanmak istemez çünkü din bulunduğu ortam itibariyle sahip olduğu tek şeydir.
Rosa başta kaplumbağalardan nefret eder evi yıkılmadığı için, fakat sonrasında aslında bunun kötü olmadığını anlar ve kaplumbağaya karşı ön yargısını yıkar. Yırtıcı hayvan sevgisini de bırakır.
Aynı bölümde Rosa tahmin etmediği şekilde hamile kalır ve evlenmek zorunda kalır. Kaplumbağaları önceden sevip sonra nefret etmesi belki de olgunlaşmamış feminist düşünceleri sebebiyle ve gençlikte eğlenme çabasıyla evliliği ve bu hayatı küçümser, beğenmez. Fakat kendisi aynı duruma düştüğünde bir kabullenme yaşar.